C

câ (F.) [ 1 [جا .yer. 2.mevki. 3.makam.
ca’l (A.) [ جعل ] yapma.
ca’lî (A.) [ 1 [جعلی .yapma, uydurma. 2.sahte.
câbecâ (F.) [ جابجا ] yer yer.
câbir (A.) [ جابر ] zorlayıcı.
câdde (A.) [ جاده ] ana yol, cadde.
câdû (F.) [ 1 [جادو .büyücü. 2.cadı.
câdûger (F.) [ جادوگر ] büyücü.
câh (F.) [ جاه ] makam, mevki.
câhid (A.) [ جاهد ] çalışıp çabalayan.
câhil (A.) [ جاهل ] bilgisiz.
câhilâne (A.-F.) [ جاهلانه ] cahilce.
câiz (A.) [ جائز ] uygun.
câize (A.) [ جائزه ] ödül.
câlib (A.) [ جالب ] ilginç, çekici.
câlib -i dikkat [ جالب دقت ]dikkat çekici.
câm (F.) [ 1 [جام .kadeh. 2.şişe. 3.cam.
câme (F.) [ جامه ] giysi.
câmedân (F.) [ جامه دان ] gardrop.
câmegî (F.) [ 1 [جامگی .giysi parası. 2.hizmetçi.
câmekan (F.) [ جامکان ] hamamda soyunma odası.
câmekan (F.-A.) [ 1 [جامکان .camlı bölme. 2.vitrin.
câmeşûy (F.) [ جامه شوی ] çamaşırcı.
câmi’ (A.) [ 1 [جامع .toplayan. 2.cami.
câmia (A.) [ جامعه ] topluluk.
câmid (A.) [ 1 [جامد .cansız. 2.donuk.
câmûs (A.) [ جاموس ] manda, camız.
cân (F.) [ 1 [جان .ruh. 2.can. 3.sevgili.
cânâ (F.) [ جانا ] sevgilim, ey sevgili.
cânân (F.) [ جانان ] sevgili.
cânâne (F.) [ جانانه ] sevgili.
cânbâz (F.) [ 1 [جانباز .canını hiçe sayan. 2.fedai. 3.cambaz.
cândâr (F.) [ 1 [جاندار .canlı. 2.koruyucu.
canefşân (F.) [ جان افشان ] canını hiçe sayan, fedai.
cânefzâ (F.) [ جان افزا ] cana can katan.
cânfersâ (F.) [ جان فرسا ] ömür törpüsü, yürek tüketen.
cânfeşân (F.) [ جان فشان ] canını hiçe sayan, fedai.
cânfezâ (F.) [ جان فزا ] cana can katan.
cângüdâz (F.) [ جان گداز ] yürek yakan.
canhıraş (F.) [ جان خراش ] yürek paralayan.
cânib (A.) [ جانب ] taraf.
cânişin (F.) [ جانشين ] halef, birinin yerine oturan.
cânnisâr (F.-A.) [ جان نثار ] canını feda eden.
cânsipâr (F.) [ جان سپار ] canını feda eden.
cânsiperâne (F.) [ جان سپرانه ] canını feda edercesine.
cânsitân (F.) [ جان ستان ] can alan.
cânver (F.) [ 1 [جان ور .canlı. 2.canavar.
câr (A.) [ جار ] komşu.
cârî (A.) [ جارِ ] geçerli, yürürlükte.
câriha (A.) [ 1 [جارحه .yırtıcı kuş. 2.yırtıcı hayvan.
câriye (A.) [ جاریه ] halayık.
cârû (F.) [ جارو ] süpürge.
cârûb (F.) [ جاروب ] süpürge.
câsûsî (A.-F.) [ جاسوسی ] casusluk, ajanlık.
câvid (F.) [ جاود ] kalıcı, sonsuz, ebedi.
câvidân (F.) [ جاودان ] kalıcı, sonsuz, ebedi.
cây (F.) [ جای ] yer.
câygâh (F.) [ 1 [جایگاه .yer. 2.makam.
câyi’ (A.) [ جایع ] aç.
câynişîn (F.) [ جاینشين ] birinin yerine geçen, halef.
câzib (A.) [ 1 [جاذب .ilginç. 2.çekici.
câzibe (A.) [ جاذبه ] çekicilik.
cazibedar (A.-F.) [ جاذبه دار ] çekici, cazibeli.
câzibiyyet (A.) [ جاذبيت ] çekicilik.
cebâbire (A.) [ جبابره ] zorbalar.
cebânet (A.) [ جبانت ] korkaklık.
cebbâr (A.) [ 1 [جبار .zorba. 2.güçlü. 3.Tanrı. 4.tuttuğunu koparan, becerikli.
cebbârî (A.-F.) [ 1 [جباری .zorbalık. 2.beceriklilik, tuttuğunu koparma.
cebel (A.) [ جبل ] dağ.
cebhe (A.) [ 1 [جبهه .cephe. 2.alın. 3.yüz.
cebîn (A.) [ جبين ] korkak.
cebr (A.) [ 1 [جبر .zorlama. 2.cebir.
cebr etmek zorlamak.
cebren (A.) [ جبرا ] zorla.
cebrî (A.) [ جبری ] zoraki, zorla.
cedâvil (A.) [ جداول ] cetveller, çizelgeler.
cedd (A.) [ جد ] ata.
cedel (A.) [ 1 [جدل .tartışma. 2.mücadele.
cedelî (A.) [ جدلی ] tartışmaya dayalı, münakaşa üstüne oturmuş.
cedî (A.) [ 1 [جدی .oğlak. 2.oğlak burcu.
cedîd (A.) [ جدید ] yeni.
cedîde (A.) [ جدیده ] yeni.
cedvel (A.) [ 1 [جدول .cetvel. 2.çizelge.
cefâ (A.) [ جفا ] üzme, eziyet etme.
cefâ çekmek cefaya katlanan, üzülen.
cefâcû (A.-F.) [ جفاجو ] üzen, cefa eden.
cefâdîde (A.-F.) [ جفادیده ] üzülmüş, cefa çekmiş.
cefâkâr (A.-F.) [ 1 [جفاکار .cefa eden, üzen. 2.cefa çeken, üzülen.
cefâkârî (A.-F.) [ 1 [جفاکاری .cefa etme, üzme. 2.cefa çekme.
cefâkeş (A.-F.) [ جفاکش ] üzülen, cefa çeken, eziyete katlanan.
cefâpîşe (A.-F.) [ 1 [جفاپيشه .üzmeyi huy edinmiş, cefa eden. 2.aşığını üzen
sevgili.
cefcâf (F.) [ 1 [جفجاف .hoppa kadın. 2.orospu.
ceffelkalem (A.) [ جف القلم ] çalakalem.
cefr (A.) [ جفر ] gaipten haber veren bilim.
cehâlet (A.) [ جهالت ] cahillik, bilgisizlik.
cehd (A.) [ جهد ] çalışma, çabalama.
cehd etmek çalışıp çabalamak.
cehele (A.) [ جهله ] cahiller.
cehennemî (A.-F.) [ 1 [جهنمی .cehennemlik. 2.cehennem gibi sıcak.
cehl (A.) [ جهل ] cahillik, bilgisizlik.
cehren (A.) [ جهرا ] açıkça.
celâdet (A.) [ جلادت ] yiğitlik.
celâl (A.) [ جلال ] ululuk.
celb (A.) [ جلب ] kendine çekme.
celb edilmek 1.kendine çekilmek. 2.yazı ile çağırılmak.
celb etmek 1.kendine çekmek. 2.yazı ile çağırmak.
celbnâme (A.-F.) [ جلب نامه ] çağırı mektubu.
celeb (A.) [ جلب ] sığır tüccarı.
celesât (A.) [ جلسات ] oturumlar.
celîl (A.) [ جليل ] ulu.
celîs (A.) [ جليس ] arkadaş.
cellâd (A.) [ جلاد ] cellat.
cellâdî (A.-F.) [ جلادی ] cellatlık.
celse (A.) [ جلسه ] oturum.
cem’ (A.) [ 1 [جمع .toplama. 2.çoğul.
cem’ edilmek toplanılmak.
cem’ etmek toplamak, derlemek, bir araya getirmek.
cem’an (A.) [ جمعا ] toplam.
cem’iyyât (A.) [ جمعيات ] cemiyetler, dernekler.
cem’iyyet (A.) [ 1 [جمعيت .cemiyet, dernek. 2.topluluk.
cem’iyyet -i akvâm [ جمعيت اقوام ]Birleşmiş Milletler.
cemâat (A.) [ 1 [جماعت .topluluk. 2.camide ibadet edenler.
cemâd (A.) [ جماد ] cansız varlık.
cemâdât (A.) [ جمادات ] cansız varlıklar.
cemâhîr (A.) [ جماهير ] cumhuriyetler.
cemâl (A.) [ جمال ] yüz güzelliği.
cemel (A.) [ جمل ] deve.
cemî’ (A.) [ جميع ] tümü.
cemî’an (A.) [ جميعا ] tümüyle.
cemil (A.) [ 1 [جميل .güzel. 2.yüzü güzel.
cemîle (A.) [ جميله ] iyilik.
cemiyet (A.) [ جمعيت ] topluluk, toplum.
cemm (A.) [ جم ] kalabalık.
cenâb (A.) [ جناب ] hazret.
cenâbet (A.) [ 1 [جنابت .pis, murdar. 2.cünüplük hali.
cenâh (A.) [ جناح ] kanat.
cenb (A.) [ جنب ] taraf.
cendere (A.) [ 1 [جندره .pres. 2.basınç, baskı. 3.oklava.
ceng (F.) [ جنگ ] savaş.
ceng etmek 1.savaşmak. 2.dövüşmek.
cengâver (F.) [ جنگاور ] savaşçı.
cengâverî (F.) [ جنگاوری ] savaşçılık.
cengcû (F.) [ 1 [جنگجو .savaşçı. 2.kavgacı.
cengel (F.) [ جنگل ] orman.
cennât (A.) [ 1 [جنات .cennetler. 2.bahçeler.
cennet (A.) [ 1 [جنت .cennet. 2.bahçe.
cennet -i a’lâ [ جنت اعلی ] cennet.
cennetmekân (A.) [ جنت مکان ] mekanı cennet olan.
cenûb (A.) [ جنوب ] güney.
cenûb -i garb [ جنوب غرب ] güneybatı.
cenûb -i garbî [ جنوب غربی ] güneybatı.
cenûb -i şark [ جنوب شرق ] güneydoğu.
cenûb -i şarkî [ جنوب شرقی ] güneydoğu.
cenûbî (A.) [ جنوبی ] güneye ait.
cerâd (A.) [ جراد ] çekirge.
cerâhat (A.) [ جراحت ] yara.
cerâid (A.) [ جرائد ] gazeteler.
cerâim (A.) [ جرائم ] suçlar.
cerbeze (A.) [ جربزه ] beceriklilik.
ceres (A.) [ 1 [جرس .çan. 2.çıngırak.
cereyân (A.) [ 1 [جریان .akış. 2.oluş. 3.akım.
cereyân etmek olmak, gerçekleşmek.
cerge (F.) [ جرگه ] küme.
cerh (A.) [ 1 [جرح .yaralama. 2.çürütme.
cerh edilmek 1.yaralanmak. 2.çürütülmek.
cerh etmek 1.yaralamak. 2.çürütmek.
cerîde (A.) [ 1 [جریده .gazete. 2.tutanak.
cerîha (A.) [ جریحه ] yara.
cerîme (A.) [ 1 [جریمه .suç. 2.para cezası, cereme. 3.ceza ödeme.
cerrâh (A.) [ جراح ] operatör.
cerrâhî (A.) [ جراحی ] operatörlük.
cesâmet (A.) [ جسامت ] irilik.
cesâret (A.) [ جسارت ] cesurluk.
cesîm (A.) [ جسيم ] iri, büyük.
cesîmülcüsse (A.) [ جسيم الجثه ] iri yapılı, iriyarı.
cesûr (A.) [ جسور ] cesaret sahibi.
cev (F.) [ جو ] arpa.
cevâb (A.) [ 1 [جواب .yanıt. 2.karşılık.
cevâben (A.) [ جوابا ] yanıt olarak.
cevâd (A.) [ جواد ] cömert.
cevâhir (A.) [ 1 [جواهر .mücevherler. 2.mücevher.
cevâmi’ (A.) [ جوامع ] camiler.
cevâmid (A.) [ جوامد ] cansız varlıklar.
cevâmîs (A.) [ جواميس ] mandalar.
cevân (F.) [ جوان ] genç.
cevânib (A.) [ جوانب ] yanlar, yönler.
cevârî (A.) [ جواری ] halayıklar.
cevâz (A.) [ جواز ] izin, uygun verme.
cevâz vermek uygun vermek, olur vermek, müsaade etmek.
cevdet (A.) [ 1 [جودت iyilik. 2.olgunluk. 3.tazelik.
cevelân (A.) [ جولان ] dolaşma, gezinti.
cevelân etmek 1.dolaşmak, akmak. 2.gezinmek.
cevelângâh (A.-F.) [ 1 [جولانگاه .gezinti yeri, mesire yeri. 2.dolaşım yeri.
cevf (A.) [ جوف ] boşluk.
cevher (A.) [ 1 [جوهر .mücevher. 2.öz. 3.elmas.
cevherfürûş (A.-F.) [ جوهرفروش ] mücevherci.
cevherî (A.) [ 1 [جوهری .mücevherle ilgili. 2.mücevherli. 3.öz ile ilgili.
cevîn (F.) [ جوین ] arpadan yapılmış.
cevir (A.) [ جور ] haksızlık, üzülme, üzme, zulüm.
cevir çekmek acı çekmek, zulüm görmek.
cevr (A.) [ جور ] haksızlık, üzme, üzülme, zulüm.
cevr etmek haksızlık etmek, üzmek, acı çektirmek.
cevşen (F.) [ جوشن ] zırhlı giysi.
cevv (A.) [ 1 [جو .hava. 2.boşluk.
cevvâl (A.) [ جوال ] çok hareketli, koşan.
cevvî (A.) [ جوی ] hava ile ilgili.
cevzâ (A.) [ جوزاء ] ikizler burcu.
ceyb (A.) [ جيب ] cep.
ceyş (A.) [ جيس ] asker.
ceyyid (A.) [ جيد ] iyi, güzel.
cezâ (A.) [ 1 [جزاء .karşılık. 2.ceza.
cezâir (A.) [ جزائر ] adalar.
cezâlet (A.) [ جزالت ] akıcılık, düzgünlük.
cezb (A.) [ جذب ] kendine çekme.
cezb edilmek kendine çekilmek.
cezb etmek kendine çekmek.
cezbe (A.) [ 1 [جذبه .coşku. 2.kendinden geçiş.
cezer (A.) [ جزر ] havuç.
cezîre (A.) [ جزیره ] ada.
cezm (A.) [ جزم ] kesin karar.
cezm etmek kesin karar vermek, kesin olarak niyetlenmek.
cezzâb (A.) [ جذاب ] çekici, cazibeli.
cibâl (A.) [ جبال ] dağlar.
cibillet (A.) [ جبلت ] karakter, yaratılış.
cibilliyet (A.) [ جبليت ] karakter, yaratılış.
cibilliyetsiz (A.-T.) [ جبلتسز ] karaktersiz, kötü yaratılışlı.
cidâl (A.) [ جدال ] mücadele.
cidâlcû (A.-F.) [ جدال جو ] mücadeleci.
cidâr (A.) [ 1 [جدار .duvar. 2.zar.
cidden (A.) [ جدا ] ciddi olarak.
ciddî (A.) [ 1 [جدی .ağırbaşlı. 2.önemli.
ciddiyyet (A.) [ 1 [جدیت .ciddilik. 2.ağırbaşlılık.
cîfe (A.) [ جيفه ] leş.
ciger (F.) [ جگر ] ciğer.
cigergûşe (F.) [ 1 [جگرگوشه .ciğerköşe, evlat. 2.sevgili.
cigerpâre (F.) [ 1 [جگرپاره .ciğer parçası. 2.evlat.
cigersûz (F.) [ جگرسوز ] yürek yakan.
cihâd (A.) [ جهاد ] din uğrunda savaş.
cihâd etmek din uğrunda savaşmak.
cihân (F.) [ 1 [جهان .dünya. 2.âlem.
cihânâferîn (F.) [ جهان آفرین ] dünyayı yaratan, Tanrı.
cihandar (F.) [ جهاندار ] büyük hükümdar, imparator.
cihandîde (F.) [ جخان دیده ] görmüş geçirmiş.
cihangîr (F.) [ جهانگير ] büyük hükümdar, imparator.
cihangîrî (F.) [ جهانگيری ] büyük hükümdarlık, imparatorluk.
cihângüşâ (F.) [ جهانگشا ] dünyayı feth eden, fatih hükümdar.
cihânî (F.) [ 1 [جهانی .dünya ile ilgili. 2.insan.
cihannüma (F.) [ 1 [جهان نما .dünya atlası. 2.taraça.
cihâr (F.) [ چهار ] dört.
cihâren (A.) [ جهارا ] açıkça.
cihât (A.) [ 1 [جهات .yönler. 2.sebepler. 3.yerler.
cihâz (A.) [ 1 [جهاز .çeyiz. 2.aygıt. 3.sistem.
cihet (A.) [ 1 [جهت .yön, taraf. 2.bakım, nokta. 3.sebep.
cilâ (A.) [ 1 [جلاء .parlaklık. 2.cila.
cilâdar (A.-F.) [ جلادار ] cilalı.
cild (A.) [ 1 [جلد .deri, cilt. 2.kitap.
cilve (A.) [ 1 [جلوه .görünme. 2.kırıtma.
cilvegâh (A.-F.) [ جلوه گاه ] görünme yeri.
cilvegâh olmak yatak teşkil etmek, yurt olmak.
cilveger (A.-F.) [ 1 [جلوه گر .görünen. 2.kırıtan.
cilvesâz (A.-F.) [ جلوه ساز ] kırıtan, cilve yapan.
cimâ’ (A.) [ جماع ] cinsel ilişki.
cimâ’ etmek cinsel ilişkide bulunmak.
cinâ’î (A.) [ جنائی ] cinayetle ilgili.
cinân (A.) [ 1 [جنان .cennetler. 2.bahçeler.
cinayetkâr (A.-F.) [ جنایتکار ] câni, cinayet işleyen.
cinâze (A.) [ جنازه ] tabut.
cindar (A.-F.) [ جندار ] cinci, afsuncu.
cindarlık (A.-F.-T.) cincilik, afsunculuk, muskacılık.
cinnet (A.) [ جنت ] çıldırma.
cins (A.) [ 1 [جنس .tür. 2.soy.
cinsî (A.) [ جنسی ] cinsel.
cirm (A.) [ جرم ] cismin kapladığı yer, hacim.
cism (A.) [ 1 [جسم .cisim, madde. 2.vücut, beden.
cismânî (A.) [ 1 [جسمانی .cisim ile ilgili. 2.bedensel.
cismen (A.) [ جسما ] bedenen.
cisr (A.) [ جسر ] köprü.
civan (F.) [ جوان ] genç.
civânân (F.) [ جوانان ] gençler.
civanbaht (F.) [ جوان بخت ] talihli.
civânî (F.) [ جوانی ] gençlik.
civânmerd (F.) [ 1 [جوانمرد .cömert. 2.soylu.
civâr (A.) [ جوار ] yakın çevre.
cîve (F.) [ جيوه ] cıva.
cizye (A.) [ جزیه ] gayrimüslim vergisi.
cû (F.) [ 1 [جو .arayan. 2.arama.
cû (F.) [ جو ] çay, ırmak.
cû’ (A.) [ جوش ] açlık.
cûce (F.) [ جوجه ] civciv.
cûd (A.) [ جود ] cömertlik.
cuğd (A.) [ جغد ] baykuş.
cûlâh (F.) [ 1 [جولاه .dokumacı. 2.çulha.
cum’a (A.) [ جمعه ] cuma.
cumhûr (A.) [ 1 [جمهور .halk. 2.kalabalık.
cumhûrî (A.) [ جمهوری ] cumhuriyetle ilgili.
cumhûriyyet (A.) [ جمهوریت ] cumhuriyet.
cûş (F.) [ 1 [جوش .coşku. 2.kaynama.
cûş eylemek coşmak, coşup taşmak.
cûşâcûş (F.) [ جوشاجوش ] coşkun, coşkulu.
cûşân (F.) [ 1 [جوشان .coşan. 2.kaynayan.
cûşiş (F.) [ جوشش ] coşku.
cûy (F.) [ 1 [جوی .arayan. 2.arama.
cûy (F.) [ جوی ] çay, ırmak.
cûybâr (F.) [ جویبار ] ırmak.
cûyende (F.) [ جوینده ] arayan.
cübn (A.) [ جبن ] korkaklık.
cüdâ (F.) [ جدا ] ayrı.
cüda kalmak ayrı düşmek, uzak kalmak.
cüdâyî (F.) [ جدایی ] ayrılık.
cüdrân (A.) [ جدران ] duvarlar.
cüft (F.) [ جفت ] çift.
cüfte (F.) [ جفته ] çifte.
cühelâ (A.) [ جهلاء ] cahiller.
cühhâl (A.) [ جهال ] cahiller.
cüllâh (A.) [ جلاه ] dokumacı, çulhacı.
cülûs (A.) [ 1 [جلوس .oturma. 2.tahta geçme.
cülûs etmek tahta geçmek.
cülûsiyye (A.) [ 1 [جلوسيه .tahta çıkan hükümdarın dağıttığı bahşiş. 2.tahta çıkan
hükümdar için yazılan şiir.
cümcüme (A.) [ جمجمه ] kafatası.
cümel (A.) [ جمل ] cümleler.
cümle (A.) [ 1 [جمله .bütün, tüm. 2.tümce.
cümleten (A.) [ جملة ] tümüyle
cümûd (A.) [ جمود ] donukluk.
cümûdiyye (A.) [ جمودیه ] buzul.
cünbân (F.) [ 1 [جنبان .sallayan. 2.sallanan.
cünbiş (F.) [ جنبش ] kıpırtı, hareket, sallanma.
cünd (A.) [ 1 [جند .asker. 2.ordu.
cündî (A.) [ جندی ] usta binici.
cündîlik (A.-T.) [ ] binicilik, at binme.
cünha (A.) [ جنحه ] küçük suç.
cünûd (A.) [ 1 [جنود .askerler. 2.ordular.
cürm (A.) [ جرم ] suç.
cürûf (A.) [ جروف ] maden atığı, maden posası.
cüsse (A.) [ جثه ] gövde, yapı.
cüstücû (F.) [ جست و جو ] arayış, arama.
cüvâl (F.) [ جوال ] çuval.
cüvân bk. civan.
cüz’ (A.) [ 1 [جزء .parça. 2.medrese alfabe kitabı.
cüz’î (A.) [ جزئی ] çok az.
cüz’iyyât (A.) [ جزئيات ] küçük şeyler, önemsiz şeyler.
cüzâm (A.) [ جذام ] cüzzam.
cüzdan (A.-F.) [ 1 [جزئدان .para çantası. 2.evrak çantası.